a married woman; a man's partner in marriage

listen to the pronunciation of a married woman; a man's partner in marriage
English - Turkish

Definition of a married woman; a man's partner in marriage in English Turkish dictionary

wife
hanım
wife
{i} karı

John Floridalı, karısı ise Kaliforniyalı. - John comes from Florida and his wife from California.

Karısı hakkında şikâyet etmeden asla benimle görüşmez. - He never sees me without complaining about his wife.

wife
{i}

She's my wife - O benim eşim.

Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır. - My wife Lidia is a beautiful, clever woman.

Eşim de seni görmekten memnun olacak. - My wife will be glad to see you, too.

wife
{i} zevce

Orbay Hatun Samsun sâhiline çıktı ve oradan Amasya'ya varıp Toruntay'ın zevcesi Gürcü hatunda misafir kaldı - Orbay Hatun landed to shore of Samsun and from there she was guest of Toruntay's wife Gürcü Hatun in Amasya.

wife
{i} (çoğ. wives) karı

She's my wife. O benim karım.

wife
kadın

O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor. - He left his wife and shacked up with a woman half her age.

Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı. - He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.

English - English
wife
a married woman; a man's partner in marriage
Favorites