a late night: see night

listen to the pronunciation of a late night: see night
English - Turkish

Definition of a late night: see night in English Turkish dictionary

late
{s} gecikmiş

Alışılageldiği üzere gecikmişti. - He was late as usual.

Üzgünüm, muhtemelen yaklaşık 20 dakika gecikmiş olacağım. - Sorry, I'm probably going to be about 20 minutes late.

late
{s} geç kalan

Bu iş yerinde, geç kalanlar için sert ve hızlı kurallar var. - The company has hard and fast rules against lateness.

Okula geç kalan öğrencilerin sayısı beklediğimden çok daha azdı. - The number of students who were late for school was much smaller than I had expected.

late
Hiç olmamaktansa varsın geç olsun
late
{s} son zamanlarda olan
late
late in the day günün nihayetine doğru
late
ölen
late
ölmüş
late
müteveffa
late
{s} son

Son zamanlarda onu görmedim - I have not seen him lately.

Üç saat sonra eve geri döndü. - He returned home three hours later.

late
geç ol

Akşam yemeği geç olacak gibi görünüyor. - It seems that supper will be late.

Geç olması hiç olmamasından daha iyidir. - Better late than never.

late
muayyen zamandan sonra
late
ölü

Hepimiz er ya da geç ölürüz. - We all die sooner or later.

Herkes er ya da geç ölür. - Everyone dies sooner or later.

late
sonuna doğru
late
sonlarında

Japonya ordusu 1931 yılının sonlarında Tokyo hükümetinin kontrolünü ele geçirdi. - Japan's army took control of the government in Tokyo in late 1931.

Tom otuzlu yaşların sonlarında bir yerde görünüyordu. - Tom looked like he was somewhere in his late thirties.

late
rahmetli

Senin sesin bana rahmetli büyük annemi hatırlatıyor. - Your voice reminds me of my late grandmother.

Bu, rahmetli babamın bir portresi. - This is a portrait of my late father.

late
early and late erken veya geç demez
late
vakti saatisooner or later ergeç
late
geç kalınmış
late
{s} sabık, eski
English - English
late
a late night: see night
Favorites