a group of musicians playing popular music for dancing

listen to the pronunciation of a group of musicians playing popular music for dancing
English - Turkish

Definition of a group of musicians playing popular music for dancing in English Turkish dictionary

band
{i} bando

Tom ve Mary bando provasına gitmek zorundaydı. - Tom and Mary had to go to band rehearsal.

Tom o zaman o bandoyu hiç duymadı bile. - Tom had never even heard of that band at that time.

band
{i} takım
band
{f} şerit yapmak
band
sürü

Bir sürü paket lastiğim var. - I have lots of rubber bands.

Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı. - There were a lot of great bands at the festival.

band
birleşmek
band
saz takımı
a group of
bir grup
band
grup

Benim grup bu hafta Chuck's Bar and Grill de konser verecek. Lütfen bizi görmeye gelin. - My band will perform this week at Chuck's Bar and Grill. Please come and see us.

Grup, gelecek turla ilgili çok heyecanlı. - The band are very excited about their upcoming tour.

band
kuşak
band
bant

Bu hizmeti kullanmak için yeterli bant genişliğine sahip değiliz. - We don't have enough bandwidth to use that service.

band
türküm
band
(together ile) birleşmek
band
{i} şerit
a group of
bir gurup
band
{i} frekans bandı
band
çizgi
band
(İnşaat) aralık, bant
band
{i} şerit, bant, kurdele; kolan; sargı
band
{i} takım, zümre
band
{i} şarkı (plâk)
band
çizgilerle süslemek
band
{f} bağlamak
group of musicians
icra heyeti
group of musicians
saz
group of musicians
çalgı takımı
group of musicians
çalgı
English - English
dance band
band
a group of musicians playing popular music for dancing

    Hyphenation

    a group of musicians playing po·pu·lar mu·sic for dan·cing

    Turkish pronunciation

    ı grup ıv myuzîşınz pleyîng päpyılır myuzîk fôr dänsîng

    Pronunciation

    /ə ˈgro͞op əv myo͞oˈzəsʜənz ˈplāəɴɢ ˈpäpyələr ˈmyo͞ozək ˈfôr ˈdansəɴɢ/ /ə ˈɡruːp əv mjuːˈzɪʃənz ˈpleɪɪŋ ˈpɑːpjəlɜr ˈmjuːzɪk ˈfɔːr ˈdænsɪŋ/
Favorites