a fastener fitted to a door or drawer to keep it firmly closed

listen to the pronunciation of a fastener fitted to a door or drawer to keep it firmly closed
English - Turkish

Definition of a fastener fitted to a door or drawer to keep it firmly closed in English Turkish dictionary

lock
{f} kilitlemek

Bu kapıyı kilitlemek zorundayım. - I have to lock this door.

Tom her zaman kapısını kilitlemek için dikkat eder. - Tom is always careful to lock his door.

lock
{i} kilit

Tom kapıyı kilitli buldu. - Tom found the door locked.

Birisi içeri girmeye çalışır diye kapıyı kilitledim. - I locked the door, in case someone tried to get in.

lock
{i} bukle

Mary'nin saçının her buklesi yerindeydi. - Every lock of Mary's hair was in place.

lock
hapsetmek
lock
kapanmak
lock
(Tıp) meç
lock
(Askeri) Nehir havuzu
lock
{i} güreş birkaç çeşit yakalama yöntemi
lock
yokuşu inerken tekerleği tutan zincir
lock
{i} kıvırcık sakal
lock
stock and barrel başta
lock
{i} lok, yükseltme havuzu
lock
{f} takılmak
lock
{i} kilitlenme

Odana gitmeni ve kapıyı kilitlenmeni istiyorum. - I want you to go to your room and lock the door.

Tom daima kilitlenmeli. - Tom should be locked up forever.

lock
{f} kilitlemek; kilitlenmek
lock
{i} çoğ. saçlar
lock
{f} birbirine geçmek, kenetlenmek
lock
{f} birbirine geçmek
lock
güreşte birkaç çeşit yakalama usulü
lock
kilitli şey
English - English
lock
a fastener fitted to a door or drawer to keep it firmly closed

    Hyphenation

    a fas·ten·er fit·ted to a door or draw·er to keep it firm·ly closed

    Turkish pronunciation

    ı fäsnır fîtıd tı ı dôr ır drôr tı kip ît fırmli klōzd

    Pronunciation

    /ə ˈfasnər ˈfətəd tə ə ˈdôr ər ˈdrôr tə ˈkēp ət ˈfərmlē ˈklōzd/ /ə ˈfæsnɜr ˈfɪtəd tə ə ˈdɔːr ɜr ˈdrɔːr tə ˈkiːp ɪt ˈfɜrmliː ˈkloʊzd/
Favorites