a difficult position

listen to the pronunciation of a difficult position
English - Turkish

Definition of a difficult position in English Turkish dictionary

squeeze
{f} sıkmak
squeeze
{i} sıkışıklık
squeeze
{i} zorla alma
squeeze
{i} sıkışma
squeeze
{i} kucaklama
difficult position
açmaz
squeeze
zor bir duruma sokmak
squeeze
sızdırmak
squeeze
kalabalık
squeeze
sıkıştırmak
dire straits
Müthiş sıkıntı, büyük sıkıntı
dire straits
sıkıntı

O parası için sevmediği bir adamla yaşamaya devam ederse, onun umudunu keseceği ve müthiş sıkıntıda olacağı gün gelecektir. - If she continues to live with a man she doesn't love for his money, the day will come when she will despair and be in dire straits.

O çok sıkıntıdaydı ama mecbur olduğu işi isteyerek yaptı. - She was in dire straits, but made a virtue out of necessity.

dire straits
müthiş sıkıntı

O parası için sevmediği bir adamla yaşamaya devam ederse, onun umudunu keseceği ve müthiş sıkıntıda olacağı gün gelecektir. - If she continues to live with a man she doesn't love for his money, the day will come when she will despair and be in dire straits.

squeeze
{i} sıkıştırma
squeeze
{f} tıkıştırmak
squeeze
{f} zorla almak
squeeze
squeeze bottle sıkıştırılınca içindekiler bo
squeeze
kısmak
squeeze
{i} baskı
squeeze
{f} ezilmek
squeeze
{f} 1. (meyve, ıslak bez v.b.'ni) sıkmak: Squeeze me a glass of orange juice. Bana bir bardak portakal suyu sık. She squeezed some toothpaste
English - English
squeeze
dire straits

To be in dire straits.

tight spot
a difficult position

    Hyphenation

    a dif·fi·cult po·si·tion

    Turkish pronunciation

    ı dîfıkılt pızîşın

    Pronunciation

    /ə ˈdəfəkəlt pəˈzəsʜən/ /ə ˈdɪfəkəlt pəˈzɪʃən/
Favorites