Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
- I want a suit made of this material.
Ben yeni bir takım elbise satın almak için çok fakirim.
- I'm too poor to buy a new suit.
O elbise pahalı bir görünüme sahip.
- That suit has an expensive look.
Diğer takım elbiseye gücün nasıl yetebilir?
- How can you afford another suit?
Ona karşı bir boşanma davası açtı.
- She filed a suit for divorce against him.
Doktora bir dava açtım.
- I brought a suit against the doctor.
Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
- Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
- He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.