-e bakış

listen to the pronunciation of -e bakış
Turkish - English

Definition of -e bakış in Turkish English dictionary

-e bakış
outlook on
bakış
glance

I could tell at a glance that something was wrong. - Bir bakışta yanlış bir şey olduğunu söyleyebildim.

At a first glance it seems easy. - İlk bakışta kolay görünüyor.

bakış
look

If looks could kill, I'd be dead by now. - Eğer bakışlar öldürebilse, ben zaten şimdiden ölmüş olurum.

Every time I look at this picture, I think of my father. - Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.

bakış
view

I can understand your point of view. - Bakış açınızı anlayabiliyorum.

The war affected the way the Japanese view nuclear weapons. - Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.

bakış açısı
outlook

Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life. - Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.

He has a very materialistic outlook on life. - Onun hayata çok materyalist bir bakış açısı vardır.

genel bakış
overview

We had lost the overview a long time ago. - Biz uzun zaman önce genel bakışı kaybetmiştik.

bakış açısı
point of view

Try to see the problem from her point of view. - Sorunu onun bakış açısından görmeye çalış.

This is a valid point of view. - Bu geçerli bir bakış açısıdır.

sabit bakış
stare
bakış açısı
viewpoint

Her viewpoint is limited. - Onun bakış açısı sınırlıdır.

From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined. - Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.

bakış açısı
standpoint
bakış açısı
feeling
sert bakış
scowl
dikmek (bakış)
rest
genel bakış
general view
genel bakış
roundup
genel bakış
general overview
hızlı bakış
(Bilgisayar) quick view
keskin (bakış
penetrating
keskin (bakış)
penetrating
keskin bakış
searching
sürekli bakış
gaze
bakış acisi
view pangs
bakış atmak
googly-eyes
bakış atmak
mash-eye
bakış atmak
come-up-and-see-me-sometime-look
bakış atmak
get-the-eye
bakış atmak
pash-eye
bakış atmak
sheep's-eyes
bakış açısı
Viewpoint, line of sight, line of vision, outlook, standpoint
anlamlı bakış
regard
arzu dolu bakış
ogle
arzulu bakış
leer
aynı bakış açılı incil yazarları
synoptist
aşıkane bakış
ogle
bakış
eye

You have bedroom eyes. - Davetkar bakışların var.

You have bedroom eyes. - Baştan çıkarıcı bakışların var.

bakış
look, glance
bakış
regard
bakış
slant
bakış
dekko
bakış
blink
bakış
gander
bakış atmak
flash a glance
bakış açısı
line of sight
bakış açısı
point of view, standpoint, angle
bakış açısı
line of vision
benim bakış açıma göre
in my point of view
boş bakış
a blank look
boş boş bakış
vacuity
bön bön bakış
vacancy
davetkâr bakış
come hither look
davetkâr bakış
come on
dik bakış
gaze

Tom lowered his gaze. - Tom dik dik bakışını indirdi.

dik dik bakış
gaze

Tom lowered his gaze. - Tom dik dik bakışını indirdi.

donuk (bakış)
glassy
düşmanca bakış
glare
evrensel bakış stratejisi
(Ticaret) global focus strategy
genel bakış
survey
genel bakış
conspectus
geniş bakış açılı
panoramic
geniş bakış açısı
perspective
geçmişe bakış
retrospection
hoşnutsuzluk belirten bakış
frown
ifadesiz bakış
a blank look
kaçamak bakış
a surreptitious glance
kaçamak bakış
running glance
kaçamak bakış
peep
kişisel bakış açısı ile ilgili
subjective
kötü bakış
glare
kısa bakış
glance
kısa bakış
look in
kızgın bakış
black look
kızgın bakış
black looks
seksi bakış
come on
sert bakış
basilisk look
sıkıntılı bakış
gloom
tatlı bakış
beam
ters bakış
glower
uzaklara dalıp gitmiş bakış
faraway look
yan bakış
sideways glance
yan bakış
squint
yukarıya bakış
upward glance
çekici bakış
eye appeal
-e bakış
Favorites