ıssız

listen to the pronunciation of ıssız
Turkish - English
deserted

The street was deserted after ten. - On'dan sonra cadde ıssızdı.

They were stranded on a deserted island. - Onlar ıssız bir adaya düştüler.

desolate
desert

Tom's body was found along a deserted road. - Tom'un cesedi ıssız bir yolda bulundu.

If you were stranded on a desert island, what books would you want to have with you to read? - Eğer ıssız bir adada karaya otursaydın, okumak için yanında hangi kitapların olmasını isterdin?

isolated

Tom got a flat tyre on an isolated country road and had no idea how to change it. - Tom'un ıssız bir taşra yolunda patlak bir lastiği var ve onu nasıl değiştireceği konusunda bir fikri yok.

uninhabited

He hopes to explore the uninhabited island. - Issız adayı keşfetmeyi umuyor.

He wants to explore the uninhabited island. - O, ıssız ada keşfetmek istiyor.

lonesome
forlorn
out-of-the-way
secluded
unfrequented
void
waste
retired
wild
lonely, bereft of people; lifeless, dead, deserted; uninhabited
solitary
widowed
solitary, lonely, desolate, isolated, deserted, out-of-the-way, secluded
stark
forsaken
lorn
lonely

He lives in this lonely place by himself. - O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.

It's going to be very lonely here without Tom. - Tom olmadan burası çok ıssız olacak.

uncharted
lone

It's going to be very lonely here without Tom. - Tom olmadan burası çok ıssız olacak.

He lives in this lonely place by himself. - O, bu ıssız yerde tek başına taşıyor.

ıssız adaya bırak
maroon
ıssız yer
wilderness
ıssız yer
the wild
ıssız yer
desolate
ıssız adada bırakmak
cast away
ıssız adada bırakmak
maroon
ıssız alan
(Çevre) minimal occupancy area
ıssız bir yerde
in the middle of nowhere
ıssız bir şekilde
isolatedly
ıssız bir şekilde
desolately
ıssız bir şekilde
lonelily
ıssız yer
desert
Turkish - Turkish
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha: "Köşkün bütün odaları ıssız."- P. Safa
Yalnız, kimsesi olmayan
Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha
Issız
kühi
Issız
kûhi
ıssız
Favorites