I'd like a double room.
- Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
This word has a double meaning.
- Bu kelimenin bir çift anlamı var.
Father bought me a pair of gloves.
- Babam bana bir çift eldiven aldı.
You should take another pair of glasses when you go abroad.
- Yurtdışına giderken, bir çift gözlük daha almalısınız.
The young couple went to Kyoto for fun.
- Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.
They are a good couple.
- Onlar iyi bir çifttir.
Tom can't even afford to buy a new pair of shoes.
- Tom bir çift yeni ayakkabıyı bile satın almayı göze alamıyor.
Twelve is an even number.
- On iki, çift bir sayıdır.
I have dual citizenship.
- Benim çifte vatandaşlığım var.
He has a dual personality.
- O bir çift kişiliğe sahiptir.
Tom has a couple of tattoos, doesn't he?
- Tom'un bir çift dövmesi var, değil mi?
I always have a couple of beach towels in my car.
- Arabamda her zaman bir çift plaj havlum var.
A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
- Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
Father bought me a pair of gloves.
- Babam bana bir çift eldiven aldı.
We invited ten couples to the party.
- On çifti partiye davet ettik.
My parents also have a farm.
- Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
More and more married couples share household chores.
- Gittikçe artan sayıda evli çift ev işlerini paylaşıyor.
They sound like a married couple.
- Onlar evli bir çift gibi görünüyor.
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.
The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.