(see windows explorer)

listen to the pronunciation of (see windows explorer)
English - Turkish

Definition of (see windows explorer) in English Turkish dictionary

explorer
kaşif

İlk kaşifler navigasyon için yıldızları kullandılar. - Early explorers used the stars for navigation.

James Cook bir İngiliz kaşifti. - James Cook was a British explorer.

explorer
{i} kâşif

Sebastian Cabot, John Cabot'un oğluydu ve aynı zamanda bir kaşifti. - Sebastian Cabot was John Cabot's son and also became an explorer.

Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu. - Christopher Columbus wasn't an explorer because he loved the sea. He was an explorer because he hated Spanish jails.

explorer
(Tıp) Dişte çürük, yenme v.b. durumları tesbite yarayan sivri uçlu dişçi aleti
explorer
{i} (keşifte bulunmak amacıyla) (bir bölgeyi) dolaşan kimse
explorer
{i} araştırmacı

Araştırmacılar mağarada bir iskelet keşfettiler. - The explorers discovered a skeleton in the cave.

Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı. - The explorers began to suffer from a severe lack of food.

explorer
(Tıp) Araştırma ve muayenede kullanılan herhangi bir alet
English - English
explorer