I wish I had listened to your warnings.
- Keşke uyarılarını dinleseydim.
A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.
- Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.
A nerve cell responds to a slight stimulus.
- Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
He cautioned me against being careless of my health.
- O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.
Tom doesn't need your advice.
- Tom'un uyarınıza ihtiyacı yok.
He always makes cynical remarks to me.
- O bana her zaman alaycı uyarılar yapar.
She resented his remarks about her poor driving.
- O onun kötü sürüşü hakkındaki uyarılarına içerledi.
I haven't received any notice that she's coming.
- Onun geldiğine dair herhangi bir uyarı almadım.
A notice came in the mail.
- E-postada bir uyarı geldi.