dolaysız

listen to the pronunciation of dolaysız
Türkçe - Türkçe
Doğrudan doğruya olan, araya herhangi bir araç girmeden, vasıtasız, bilâvasıta
DOLAYSIZ
Doğrudan doğruya olan, vasıtasız, bilavasıta
DOLAYSIZ
Araya herhangi bir araç girmeden: "Kadının üretime dolaysız katılması, ona ekonomik özgürlüğünü sağlamaktır."- A. İlhan
dolaysız vergi
Yükümlüsü önceden bilinenden doğrudan doğruya alınan vergi
dolay
Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, çevre, havali, etraf: "Yaratma heyecanı içinde yorulma denen şey onun dolayına uğramazdı."- H. Taner
dolay
Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, çevre, havali, etraf
dolaysız