Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
- They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
- The old man escaped, but with difficulty.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
- The old woman climbed the stairs with difficulty.
Planı gerçekleştirmede biraz zorlukla karşılaşacaksınız.
- You'll find some difficulty carrying out the plan.
İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.
- I had great difficulty in finding my ticket at the station.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
Derdimi Fransızca anlatmada sorun yaşadım.
- I had difficulty in making myself understood in French.
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
- She had no difficulty in learning the poem by heart.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
- The old woman climbed the stairs with difficulty.
We faced a difficulty.
... We can clearly say, look, there are desirable difficulties ...
... of difficulties that have paradoxical outcomes that ...