derinlik

listen to the pronunciation of derinlik
Türkçe - İngilizce
{i} depth

To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth. - Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.

To calculate the capacity, multiply the length by the width by the depth. - Kapasiteyi hesaplamak için, uzunluğu genişlikle derinlikle çarpın.

(Askeri) draft
amplitude
depth moulded
profound
dept
profundity
abyss
depth; deepness; profundity
deep

Tom used to live deep in the jungle. - Tom ormanın derinliklerinde yaşardı.

The snow was several meters deep. - Kar birkaç metre derinlikte idi.

depth; depths
profoundness
the distant past
perspective
distance from the front to the back (of a military unit)
deepness
reconditeness
abysm
derin
{s} deep

Is there any end in sight to the deepening economic crisis? - Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?

The roots of this tree go down deep. - Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.

derinlik algısı
(Pisikoloji, Ruhbilim) depth perception
derinlik eğrisi
(Askeri) depth contour
derinlik eğrisi
(Askeri) depth curve
derinlik göstergesi
depth indicator
derinlik göstergesi
(Askeri,Teknik) depth gauge
derinlik kayacı
(Jeoloji) gabbro
derinlik mastarı
(Mekanik) depth gage
derinlik mikrometresi
depth gauge
derinlik psikolojisi
depth psychology
derinlik sarhoşluğu
(Askeri) nitrogen narcosis
derinlik sınırı
(Bilgisayar) limit depth
derinlik ölçen kamera
range camera
derinlik ölçümü
(Askeri) sounding
derinlik araştırması
(Çevre) depth sounding
derinlik açısı
(Bilgisayar) extrude angle
derinlik aşımı
(Askeri) exceeding depth
derinlik bombası
depth charge
derinlik bölgesi
(Askeri) zone in depth
derinlik dozu
depth dose
derinlik dümeni
(Askeri) horizontal rudder
derinlik faktörü
(Askeri) depth factor
derinlik faktörü
deep factor
derinlik ipuçları
(Pisikoloji, Ruhbilim) depth cues
derinlik iskandil cihazı
(Askeri) echo-meter
derinlik iskandil cihazı
echo-sounder
derinlik iskandili
sea gauge
derinlik işareti
(Turizm) depth marking
derinlik kayacıyla ilgili
(Jeoloji) gabbroic
derinlik kayaçları
plutonic rocks
derinlik kaydedici
depth recorder
derinlik kazanmak
gain depth
derinlik korkusu
(Pisikoloji, Ruhbilim) bathophobia
derinlik kısıtı
(Askeri) depth limit
derinlik mastarı
depth gauge
derinlik mikrometresi
micrometer depth gauge
derinlik oranı
(Bilgisayar) depth ratio
derinlik oranı
depth of ratio
derinlik süresi
time length
derinlik taşları
(Jeoloji) plutonic rocks
derinlik tesiri
effect of dept
derinlik varsayımı
(Dilbilim) depth hypothesis
derinlik verilmiş
perspectival
derinlik verilmiş
perspective
derinlik ölçer
depth meter
derinlik ölçer
depth finder
derinlik ölçme
sounding
derinlik ölçmek
plumb-line
derinlik ölçmek
take a sounding
derinlik ölçücü
fathometer
derinlik ölçüm monitörü
depth measuring monitor
derinlik ölçümü yapılan yerler
soundings
derin
profound

It had a profound effect on me. - Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.

Tom sighed profoundly. - Tom derinden içini çekti.

derin
extensive
derin
deeper
derin
profoundness
derin
deep-seated
derin
abstruse
derin
intimate
derin
deed
derin
thorough
derin
full
derinlikler
bowels
sonsuz derinlik şiir
abysm
derin
abysmal
derin
recondite
derin
deep-rooted
derin
exquisite
derin
fathomless
derin
(Tıp) profundus
derinlikler
depths

I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again. - Kendimi okyanusun derinliklerine batırmak istiyorum, ki orada gözden kaybolup bir daha asla görünmeyeyim.

The submarine hid in the depths of the ocean. - Denizaltı, okyanusun derinliklerinde saklandı.

bir bel boyu derinlik
spit
derin
(uyku) sound
derin
bottom, depth
derin
religious

Layla had deep religious convictions. - Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.

derin
deep; profound; (uyku) sound, deep; extensive, deep, thorough
derin
(Tıp) house
derin
home
derinlikler
the depths

What began 21 months ago in the depths of winter cannot end on this autumn night. - 21 ay önce kışın derinliklerinde başlayan şey bu sonbahar gecesinde sona eremez.

The scientists used a bathysphere to explore the depths of the ocean. - Bilim adamları okyanusun derinliklerini keşfetmek için bir batisfer kullandılar.

efektif derinlik
effective depth
emniyetli derinlik
(Askeri) safe depth
ilgilenilen derinlik
significant depth
kendinden korumalı derinlik
(Askeri) self-protection depth
kritik derinlik
(Çevre) critical depth
optik derinlik
optical depth
saha su derinlik eğrisi
(Tarım) area depth curve
sonsuz derinlik
(şiir) abysm
Türkçe - Türkçe
Özüne inerek ayrıntılarıyla kavrama gücü
Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı
Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık: "Beş, altı yüz metre derinliği olan bir topçu müfrezesini yanlayıp geçmek epeyce zormuş."- A. Gündüz
Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık
Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağıza olan uzaklığı
Varlığı ortaya çıkarılamamış, kanıtlanamamış şey
Varlığın içi, özü
Bulunulan yere göre uzakta olan yer
Varlığın içi, özü: "Ta yüreğinin derinliklerinden gelen ağlama sesi."- Y. K. Karaosmanoğlu
Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi
Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu
(Osmanlı Dönemi) MAAKAT
umk
(Osmanlı Dönemi) AMAKA
(Osmanlı Dönemi) KAARET
amakat
derinlik kayaçları
Yer kabuğunun derinlerinde, büyük kütleler biçiminde katılaşmış magma kayaçları
derinlik ölçümü
Deniz derinliğinin veya yüksekliğinin özel bir aletle belirlenmesi işlemi
Derin
(Osmanlı Dönemi) SÜHBE
Derin
(Hukuk) AMİK
Derinlikler
amak
derin
Yoğun: "Bu büyük köşkü derin bir sessizlik kapladı."- M. Ş. Esendal
derin
Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan
derin
Yoğun
derin
İçten gelen
derin
Yüzeyden içeri inen
derin
Uzun süren
derin
Uyanılması güç, ağır
derin
Uyanılması güç, ağır (uyku)
derin
Uzun süren: "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi."- P. Safa
derin
Dip
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan
derin
Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan: "Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor."- Ö. Seyfettin
derin
Dip: "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde."- Y. K. Beyatlı
derin
Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan: "Üzerindeki tesirleri ölçmek için derin tetkikler yapmak lazımdır."- F. R. Atay. İçten gelen
derinlik