zamanlayıcı

listen to the pronunciation of zamanlayıcı
Türkisch - Englisch
timer

There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks. - Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.

I think I'll give Tom an egg timer. - Sanırım Tom'a bir yumurta zamanlayıcı vereceğim.

scheduler
zamanla
in time

A novelty wears off in time. - Bir yenilik zamanla yok olur.

He'll succeed in time. - O zamanla başarılı olacak.

zamanla
over time

Things change over time. - Şeyler zamanla değişir.

At first, we weren't familiar at all. Over time we got to know each other. - İlk başta birbirimizi hiç tanımıyorduk. Zamanla birbirimizi tanıdık.

zamanla
with time

With time, everything will become clear. - Zamanla her şey açığa kavuşacak.

Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war. - Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarıyla ilişkili vahşetlerdir.

zamanla
in course of time
zamanla
in the process of time
zamanla
by the time of progress
zamanla
(Bilgisayar) schedule

Tom is scheduled to come to Boston next week. - Tom sonraki hafta Boston'a gelmek için zamanlandı.

We are behind schedule. - Biz zamanlamanın gerisindeyiz.

zamanla
in the course of events
zamanla
in due course
zamanla
squareness
zamanla
as the time went by
zamanla
in process of time
zamanla
in progress of time
zamanla
with the lapse of time
zamanla
in the long run
zamanla
{f} timing

Your timing's perfect. - Zamanlamanız mükemmel.

Your timing is perfect. - Zamanlamanız mükemmel.

zamanla
for getting further by time
zamanla
by and by
zamanla
in due time

In due time, his innocence will be proven. - Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.

otomatik zamanlayıcı
automatic timer
zamanla
in the course of time

In the course of time, he changed his mind. - O, zamanla fikrini değiştirdi.

zamanla
with time, as time passes/ passed
Türkisch - Türkisch

Definition von zamanlayıcı im Türkisch Türkisch wörterbuch

zamanla
Aradan süre geçtikçe, giderek: "Basınımızın gelişmesini gözden geçirirsek görürüz ki, zamanla konular uzmanlıklar arasında bölüşülür."- N. Cumalı
zamanla
Aradan süre geçtikçe, giderek
zamanlayıcı
Favoriten