Don't leave your work half done.
- İşini yarıda bırakma.
The population of Italy is about half as large as that of Japan.
- İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
Sami was lying on his side in a semi-fetal position.
- Sami yarı fetal bir pozisyonda yan yatıyordu.
They sat in a semi-circle.
- Onlar bir yarım daire içine oturdular.
Seasons are reversed in the southern hemisphere.
- Mevsimler Güney yarım kürede tersine çevrilir.
Tomorrow's total eclipse of the sun will be visible from the southern hemisphere.
- Yarının toplam güneş tutulması, güney yarımküreden görünür olacaktır.
The women paraded around seminude.
- Kadınlar neredeyse yarı çıplak geçit töreni yaptı.
The team won the semifinals and advanced to the finals.
- Takım yarı finali kazandı ve finale yükseldi.
Will you come to the party tomorrow?
- Yarın partiye gelecekmisin?
After the birth of your child, you should make your work part-time.
- Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
A function that is both quasiconvex and quasiconcave is quasilinear.
- Hem yarı-dışbükey hem de yarı-içbükey olan bir fonksiyon yarı-doğrusaldır.
Never do things by halves.
- Hiçbir işi yarım yamalak yapma.
You shouldn't do things by halves.
- İşleri yarım bırakmamalısın.
The team won the semifinals and advanced to the finals.
- Takım yarı finali kazandı ve finale yükseldi.
Let's hope this boat engine doesn't give up the ghost when we're halfway to Hawaii.
- Hawaii'e giderken, bu kayık motorunun yarı yolda bozulmayacağını umalım.
Don't give up halfway.
- Yarı yolda pes etmeyin.