He teaches mathematics as well as English.
- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
He likes sports as well as music.
- Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
He can speak German, not to mention English and French.
- İngilizce ve Fransızcanın yanı sıra, Almanca konuşabilir.
Michael speaks Japanese, not to mention English.
- Michael İngilizcenin yanı sıra Japonca da konuşur.
Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
- Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
Besides being a surgeon, he was a famous writer.
- Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
In addition to being a famous physicist, he is a great novelist.
- Ünlü bir fizikçi olmanın yanı sıra, o büyük bir romancıdır.
In addition to being a doctor, he is a writer.
- Bir doktor olmanın yanı sıra, o bir yazardır.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
Besides English, she also speaks German.
- İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.