He supposes that you will book seats.
- Koltukları ayıracağını varsayıyor.
Suppose your father saw us together, what would he say?
- Varsay ki baban bizi birlikte gördü ne dersin?
This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
- Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
We assume that he is honest.
- Biz onun dürüst olduğunu varsayıyoruz.
Many astronomers assume that the universe continues to expand forever.
- Birçok gökbilimci evrenin sonsuza dek büyümeye devam edeceğini varsayıyor.