İki kez otobüs değiştirmek zorundayım.
- I have to change buses two times.
Kyoto'da iki kez bulundum.
- I've been to Kyoto two times.
Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
İki kere ölç, bir kere kes.
- Measure twice, cut once!
Benim iki katım kadar yaşlıdır.
- He is twice as old as I.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Ben iki kez Mt. Fuji'ye tırmandım.
- I've climbed Mt. Fuji twice.
İki kez evlendi ve yirmiden fazla çocuğu oldu.
- He married twice and had more than 20 children.
Yıldız Savaşlarını iki defa izledim.
- I have seen Star Wars twice.
İki defa aynı hatayı yaptı.
- He has made the same mistake twice.
I've been to Boston twice.
- I've been to Boston two times.
I only used it twice.
- I've only used this two times.