to give sound; to sound

listen to the pronunciation of to give sound; to sound
Englisch - Türkisch

Definition von to give sound; to sound im Englisch Türkisch wörterbuch

speak
{f} konuşmak

Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri. - Frankly speaking, he is untrustworthy.

İngilizce konuşmak kolay değildir. - It's not easy to speak English.

speak
{f} (gerçeği/sözü) söylemek: He couldn't speak a word. Hiçbir söz söyleyemedi
speak
{f} söylemek

Genel olarak söylemek gerekirse, oğlanlar kızlardan daha hızlı koşabilirler. - Generally speaking, boys can run faster than girls.

Doğruyu söylemek suç değildir. - Speaking the truth is not a crime.

speak
{f} göstermek (özellik)
speak
konuş

Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri. - Frankly speaking, he is untrustworthy.

O benimle konuşmuyor. - She doesn't speak to me.

speak
{f} (spoke, spo.ken)
speak
{f} söz söylemek
speak
{f} ses çıkarmak

Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır. - The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects.

İletişim kurmak için bir anadil konuşuru gibi ses çıkarmak zorunda değilsin. - You don't have to sound like a native speaker in order to communicate.

speak
{f} haberleşmek
speak
konuşma yapmak
speak
konuşabilmek

Taro niçin çok iyi şekilde İngilizce konuşabilmektedir? - Why can Taro speak English so well?

Altı dil konuşabilmekle böbürlenir. - He boasts that he can speak six languages.

speak
bilmek

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte. - He speaks two languages besides English.

Ben sadece nasıl Fransızca konuşacağımı bilmek istiyorum. - I just wish I knew how to speak French.

speak
düşünceleri iletmek
speak
bahsini etmek
speak
nutuk söylemek
speak
işaretle konuşmak Speak Haydi
Englisch - Englisch
speak