Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.
- Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.
Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
- After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- He had an accident while working.
O çalışırken bir kaza yaptı.
- She had an accident while working.
Makineleri çalıştırmaya devam etmeliyiz.
- We have to keep the machines working.
Uluslararası Konferansta gönüllü bir çevirmen olarak çalışıyor.
- She is working as a volunteer interpreter at the international conference.
Çin, silah programını modernleştirmek için çalışıyor.
- China is working to modernize its weapons program.
Birlikte çalışarak, bütün evi çabucak temizlediler.
- Working together, they cleaned the entire house in no time.
Tom, haftada sadece bir gün çalışarak Mary'nin o kadar çok parayı nasıl yapabildiğini anlayamadığını söylüyor.
- Tom says he can't understand how Mary manages to make so much money working only one day a week.
Dokuz-beş işinde çalışmaktan bıktım.
- I'm tired of working a nine-to-five job.
Eğer gerçekten bir işe ihtiyacın varsa, niçin Tom için çalışmayı düşünmüyorsun?
- If you really need a job, why don't you consider working for Tom?
Paranın bir hükmü kalmadığında sistemin tüm işleyişi durur.
- When money ceases to have value, the entire system stops working.
Freddy geçen ay mezarlıkta vardiyalı olarak çalışıyordu, bu yüzden normal saatlerde çalışan arkadaşlarından herhangi birini göremiyordu.
- Freddy's been working the graveyard shift the past month, so he hasn't been able to see any of his friends who work normal hours.
Cuma akşamları, deniz aşırı ülkelerde eşleriyle birlikte çalışan bir grubumuz Chuck's Bar and Grill'de buluşurlar.
- On Friday evenings, a group of us with spouses working overseas meet at Chuck's Bar and Grill.
İşletme mastırımı bitirme üzerinde çalışıyorum.
- I'm working on finishing my MBA.
Şunu halletmek üzerine çalışıyoruz.
- We're working on getting that done.
Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
- I'm working like crazy to make sure I have enough time.
a working ventilator.
a working knowledge of computers.
... puts Americans to work, with more money coming in because they're working. ...
... They were working out with personal trainers. ...