Tom sık sık kabus görür.
- Tom often has nightmares.
Bu yeri temizlemek bir kâbus olmalı.
- It must be a nightmare to clean this place.
O kar fırtınasında araba sürmek bir kabustu.
- Driving through that snowstorm was a nightmare.
Belki bu sadece bir kabustu.
- Maybe it was just a nightmare.
Kız arkadaşımın normal olduğunu düşündüm ama onun bir şeytan olduğu ortaya çıktı.
- I thought that my girlfriend was normal, but she turned out to be a succubus!
Cleaning up after identity theft can be a nightmare of phone calls and letters.
I had a nightmare that I tried to run but could neither move nor breathe.