Tom müzik çalışmayı sever.
- Tom loves studying music.
Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
Çalışarak harcadığından daha fazla zaman harcamalısın.
- You should spend more time studying than you do.
Tom çalışarak çok zaman harcar.
- Tom spends a lot of time studying.
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
- But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
Amerikan dramasını çalışıyorum.
- I'm studying the American drama.