taşınır

listen to the pronunciation of taşınır
Türkisch - Englisch
movable, portable, conveyable, transferable
moveable
(a) movable possession
portable
movable
transportable
carried to
taşınır mal
chattel
taşınır mal ipoteği
bulk mortgage
taşınır mal rehini
chattel mortgage
taşınır mallar
chattels
taşınır mallar
personal estate, personal property
taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları
(Hukuk) movable and immovable cultural and natural properties
taşı
{f} bear

She bears an uncanny resemblance to Marilyn Monroe. - O, Marilyn Monroe'ya acayip bir benzerlik taşımaktadır.

Americans have the right to bear arms. - Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.

taşı
convey

The pipe conveys water from the lake to the factory. - Boru, gölden fabrikaya su taşır.

Buses, trains and planes convey passengers. - Otobüs, tren ve uçaklar yolcu taşırlar.

taşı
(Bilgisayar) move

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

Yuriko is planning to move into the furniture business. - Yuriko, mobilya işine taşınmayı planlıyor.

taşı
(Bilgisayar) move of
taşı
(Bilgisayar) move to

Tom wants to move to Boston. - Tom Boston'a taşınmak istiyor.

Few elephants would volunteer to move to Europe. - Birkaç fil Avrupa'ya taşınmak için gönüllü olurdu.

taşı
{f} carrying

She was carrying the baby on her back. - Bebeği sırtında taşıyordu.

She is carrying a backpack on her back. - O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.

taşı
bring in through
taşı
{f} transferred

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

taşı
{f} transfer

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

He transferred his office to Osaka. - Ofisini Osaka'ya taşıdı.

taşı
carry

Japanese women carry their babies on their backs. - Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.

She is carrying a backpack on her back. - O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.

taşı
brought in through
taşı
transport by
taşı
{f} tote
elde taşınır
hand-held
taşı
carried

What is learned in the cradle is carried to the tomb. - Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.

People carried their own weight then. - İnsanlar o zaman kendi ağırlığı taşıdı.

taşı
ferry

A ferry carrying hundreds of high school students sank in South Korea. - Yüzlerce lise öğrencisini taşıyan bir feribot Güney Kore'de battı.

Tom offered to ferry us across the river in his boat. - Tom bizi botuyla nehrin karşı tarafına taşımayı önerdi.

Türkisch - Türkisch
Taşınabilen (mal), menkul
Taşınabilen (eşya)
taşınabilir
taşınır değer
Senet, bono, tahvil, hisse senedi vb. belge