I've got to skedaddle or I'll be late.
- Tüymem lâzım; yoksa geç kalacağım.
You have a feather on your hair.
- Saçında bir kuş tüyü var.
He has unsightly hairs growing out of his ears.
- Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
I felt light as a feather.
- Kendimi tüy kadar hafif hissettim.
The male peacock has colorful tail feathers.
- Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.
This place is downright creepy.
- Bu yer tamamen tüyler ürpertici.
The terrible scene sent shivers down his spine.
- Korkunç sahne onun tüylerini diken diken etti.