something which is fair (in various senses of the adjective)

listen to the pronunciation of something which is fair (in various senses of the adjective)
Englisch - Türkisch

Definition von something which is fair (in various senses of the adjective) im Englisch Türkisch wörterbuch

fair
{i} panayır
fair
{s} adil

Davadaki hakim adil değildi. - The judge in the case was not fair.

Onlar da başkalarına adil olmalıdır. - They should also be fair to others.

fair
{i} festival
fair
{i} lunapark (gezici)
fair
pak
fair
{s} güzel, açık ve güneşli (hava)
fair
pazar
fair
şöyle böyle
fair
{s} makul

Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem. - I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.

Bunu için makul bir fiyat ödedik. - We paid a fair price for it.

fair
saf
fair
{f} doğrulukla
fair
net
fair
{s} iyi

Tom dün girdiği sınavda oldukça iyi yaptı. - Tom did fairly well on the test he took yesterday.

Tom oldukça iyi dans edebilir, değil mi? - Tom can dance fairly well, can't he?

fair
eşit

Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm. - I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.

fair
güz

Yaşam adil değil ama hala güzel. - Life isn't fair, but it's still good.

Yarın Tokyo'da hava güzel olacak mı? - Will it be fair in Tokyo tomorrow?

fair
{s} çok

Bu çok adil değil, değil mi? - That's not very fair, is it?

Öğretmen, sınavlarımızda not verirken çok adildi. - The teacher was very fair when she marked our exams.

fair
{s} beyaz tenli
fair
harfi harfine
fair
{s} adaletli, adil
Englisch - Englisch
fair

When will we learn to distinguish between the fair and the foul?.

something which is fair (in various senses of the adjective)
Favoriten