something to look at, such as a scenery

listen to the pronunciation of something to look at, such as a scenery
Englisch - Türkisch

Definition von something to look at, such as a scenery im Englisch Türkisch wörterbuch

view
{i} manzara

Oda, güzel bir göl manzarasına hakim. - The room commands a fine view of the lake.

Bu Alplerin bir manzarasıdır. - This is a view of the Alps.

view
kanı
view
{i} görüntü

Dünyanın Ay'dan görünümü, 20. yüzyılın simgesel görüntülerinden biridir. - The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.

Ben Shinkansen'den görüntülenebilir manzarayı seviyorum. - I love the scenery viewable from the Shinkansen.

view
bakış

Bu geçerli bir bakış açısıdır. - This is a valid point of view.

Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi. - The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.

view
(Bilgisayar) görünüm menüsü
view
fikirsiz
view
yoklamak
view
maksat
view
düşünce

Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum. - I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.

Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı. - He studied day and night with a view to becoming a lawyer.

view
görüntülemek
view
muayene etmek
view
{i} bakış: point of view bakış açısı
view
{i} görünüm, manzara: This house has a
view
{i} panaroma
view
{f} görmek

Bu cümleyi görmek için en az on sekiz yaşında olmalısın. - You must be at least eighteen to view this sentence.

view
{i} beklenti
view
{f} üzerinde düşünmek
Englisch - Englisch
view

My flat has a view of a junkyard.

something to look at, such as a scenery
Favoriten