O, elbette İngilizce konuşabilir.
- She can naturally speak English.
O, doğal olarak çok kızmıştı.
- He was naturally very angry.
Onun saçı doğal olarak kıvırcık.
- Her hair is naturally curly.
Tom besbelli bir şey hakkında üzgün.
- Tom is obviously upset about something.
Onun beni sevdiği besbelli.
- It's very obvious that he likes me.
Nefes alışı kadar doğal şekilde yalan söyler.
- He lies as naturally as he breathes.
O doğuştan iyi bir hafızasıya sahip.
- He has a naturally good memory.