I remember what he said.
- Onun ne söylediğini hatırlıyorum.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Some doctors say something to please their patients.
- Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.
I told you that in confidence, so why did you tell Jane about it?
- Onu sana sır olarak söyledim, öyleyse niçin Jane'e ondan bahsettin?
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
Could you please tell me why you love her?
- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
Tell me which of the two cameras is the better one.
- İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
What you are saying does not make sense.
- Söylediğinin anlamı yok.
If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
- Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.