Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
- I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
İngilizce düzeyimi yükselteceğim.
- I'm going to raise my English level.
Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak.
- This year unemployment will reach record levels.
Çoğumuz ebeveynlerimiz ve büyük ebeveynlerimizden önemli ölçüde daha varlıklı olmamıza karşın, onu yansıtan mutluluk seviyeleri değişmemiştir.
- While most of us are significantly better off financially than our parents and grandparents, happiness levels haven't changed to reflect that.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Su, deniz seviyesinde 100 santigrat derecede kaynar.
- Water boils at 100 degrees Celsius at sea level.
Tom geçen yılın ders planlarını benimsedi böylece onları bu yılın daha düşük seviyeli öğrencileri için kullanabildi.
- Tom adapted last year's lesson plans so he could use them with this year's lower level students.