pratik yapma

listen to the pronunciation of pratik yapma
Türkisch - Englisch
practicing
Actively engaged in a profession

My uncle is a practicing dentist.

Participating in the rituals and mores of a religion
present participle of practice
actively engaged in a career or way of life; "a practicing physician"; "a practicing Catholic
{s} fulfilling, performing, carrying out; attempting
actively engaged in a career or way of life; "a practicing physician"; "a practicing Catholic"
{i} dealing with, being involved in; fulfilling, performing, carrying out
pratik yapmak
{f} practice

It takes years of practice to play the piano well. - Piyanoyu iyi çalmak için, yıllarca pratik yapmak gerekir.

Tom showed up late to practice yesterday. - Tom dün pratik yapmak için geç geldi.

pratik yapmak
practise

I want to practise my English. - İngilizcemi pratik yapmak istiyorum.

He usually wants to practise his English on me. - O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor

pratik yapma etkisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) practice effect
pratik yapma limiti
(Pisikoloji, Ruhbilim) practice limit
pratik yapmak
dust off
pratik yap
{f} practised

Tom practised his speech in front of the mirror. - Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.

pratik yap
{f} practise

Tom practised his speech in front of the mirror. - Tom, konuşmasını aynanın karşısında pratik yaptı.

He usually wants to practise his English on me. - O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor

pratik yap
{f} practiced

Tom must've practiced that a lot. - Tom onu çok pratik yapmış olmalı.

Tom practiced every day at home. - Tom her gün evde pratik yaptı.

pratik yap
{f} practice

Can you practice Japanese with me? - Benimle Japonca pratik yapar mısın?

Tom practices playing the bassoon every day. - Tom her gün fagot çalarak pratik yapar.

pratik yapmak
to practice

I want to practice with you. - Sizinle pratik yapmak istiyorum.

He used every chance to practice English. - İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.

pratik yapmak
to practise, to practice
pratik yapma
Favoriten