That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Someone made a threat to kill that politician.
- Birisi o politikacıyı öldürmekle tehdit etti.
Adopting the new policy was the best thing this company ever did.
- Yeni politikayı benimsemek, bu şirketin şimdiye kadar yaptığı en iyi şeydi.
America once favored a policy of isolationism.
- Amerika bir zamanlar soyutlanma politikasını tercih etti.
I am trying to understand the politics of my country.
- Ülkemin politikasını anlamayı deniyorum.
After the war, Ford entered politics.
- Savaştan sonra, Ford politikaya girdi.