person, human being

listen to the pronunciation of person, human being
Englisch - Türkisch
kişi
human
insan

GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir. - Products with GMO are dangerous to human life.

İnsan ölümlerinin çoğuna, sigara dumanı neden olmuştur. - A lot of human deaths are caused by smoking cigarettes.

human
insani

Yaşamayı sürdürmek için tek yolumuz insani dayanışmadır. - Human interdependence is our only way to survive.

Hatasız kul olmaz. hataların için başka birini suçlamak daha insanidir. - To err is human. To blame somebody else for your errors is even more human.

human
insana ilişkin
human
beşer

Beşeri bilimlerde bir otoritedir. - He is an authority on the humanities.

Tarih beşeri bilimlerin bir dalıdır. - History is a branch of the humanities.

human
insancıl

Einstein sadece bir bilim adamı değil fakat aynı zamanda sosyal aktivist ve bir insancıl kimse. - Einstein was not only a scientist, but also a social activist and a humanitarian.

Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir? - Isn't that the most humane punishment for criminals?

human
insan gibi

Bir insan gibi yaşamanı daha fazla istiyorum. - I want you to live more like a human being.

Köpek o kadar zekiydi ki neredeyse insan gibi görünüyordu. - The dog was so clever that he seemed almost human.

human
{s} beşeri

Tarih beşeri bilimlerin bir dalıdır. - History is a branch of the humanities.

Beşeri bilimlerde bir otoritedir. - He is an authority on the humanities.

human
{i} insanlık

Savaş, insanlık dışı bir suçtur. - War is a crime against humanity.

Angarya, insanlık dışı bir suçtur. - Slavery is a crime against humanity.

human
human nature insan tabiatı
human
insan hali
human
{i} insanoğlu

İnsanoğlunun hayatında niçin hayal kırıklıkları vardır? - Why are there disappointments in human life?

İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır. - Human beings were created in God's image.

human
human equation hesaba katılması gereken insanca hata veya güçsüzlük etkeni
human
insana ait insani
Englisch - Englisch
{i} human