one-side

listen to the pronunciation of one-side
Englisch - Türkisch
bir taraf
bir yüzey
unilateral
{s} tek taraflı

Tek taraflı olarak işlere karar veremezsin. Bir fikir birliğine varmalıyız. - You can't just decide things unilaterally like that. We have to come to a consensus.

Tom'un patronu şirketin birkaç küçük şubesini kapatmak için tek taraflı bir karar aldı. - Tom's boss made a unilateral decision to close several small branches of the company.

unilateral
(Diş Hekimliği) Tek tarafa ilişkin, tek kenarı ilgilendiren
leaning to one side
yatkın
leaning to one side
yatık
keep one's side of the bargain
sözünü tutmak
put onto one side
bir kenara bırakmak
put sth to one side
bir şeyi bir kenara bırakmak
put to one side
bir kenara bırakmak
unilateral
tek yanlı
be slumped to one side
bir yana kaykılmış/yaslanmış olmak: He was sitting slumped to öne side. Bir yana kaykılmış oturuyordu
know which side one's bread is buttered
çıkarının nerede olduğunu bilmek, kan alacak damarı bilmek
know which side one's bread is buttered on
kan alacak damarı bilmek; gerçek çıkarının nerede olduğunu bilmek ; işini bilmek; neyin çıkarına olduğunu bilmek; nereden veya kimden çıkar sağlanabileceğini bilmek
know which side one´s bread is buttered on
k. dili gerçek çıkarının nerede olduğunu bilmek
laugh on the other, wrong side of one's face, mouth
güvendiği dağlara kar yağmak
laugh on the wrong side of one´s mouth
gülerken ağlamak
on one side
bir yanda
on one side only
bir tarafta
on the one side
bir yanda
one side of
bir tarafın
tilted or slanted to one side
eğik ya da bir tarafa eğimli
unilateral
(Mühendislik) tek yönlü
know which side one's
{k} gerçek çıkarının nerede olduğunu bilmek
on one's fathers side
baba tarafından
passes which lean to one side
(Spor) yatık paslar
pulling one side
yana çekme
put on one side
sonraya bırakmak
put on one side
bir kenara koymak
put s.t. to one side
bir şeyi bir kenara bırakmak
put something to one side
bir kenara bırakmak
put something to one side
bir şeyi bir kenara bırakmak
reception leaning to one side
(Spor) yatık manşet
take s.o. to one side
birini bir yana çekmek
take someone to one side
birini bir yana çekmek
unilateral
bir taraflı
unilateral
bir tarafla ilgili olan
unilateral
yalnlz bir tarafa sorumluluk yükleten veya imtiyaz veren
unilateral
yalmz bir tarafa tesir eden
unilateral
{s} tektaraflı, tekyanlı
Englisch - Englisch
bir yüz
know which side one's bread is buttered
To be aware of one's ability to take advantage of a situation

On the other hand, the decision to beef up the standard fare without raising prices is a signal that Intel knows which side of the bread is buttered.

one side
You should move to one side and allow me to go through the passageway you are blocking

I'm late now, Fatty. C'mon. One side, Zooey said. A Philadelphia highboy had been moved out into the hall, and, together with Mrs. Glass's person, it blocked Zooey's passage.

One side
unilateral
know which side one's bread is buttered on
(deyim) to be aware of those things that are to one's own advantage
know which side one's bread is buttered on
(deyim) Be aware of where one's best interests lie. "Jerry always helps out his boss; he knows which side of his bread is buttered."
laugh on the wrong side of one's mouth
be disappointed, go from laughter and happiness to sadness and crying
on one's side
to his benefit, supports him
one side
one surface out of many
shinny on one's own side
not venture beyond one's own area
sing on the other side of one's mouth
speak differently, change one's standpoint
thorn in one's side
pain in the ass, nudge, disturber
Türkisch - Englisch

Definition von one-side im Türkisch Englisch wörterbuch

yarım başağrısı migraine affecting one side of
the head
one-side
Favoriten