The iPhone is an extraordinary cell phone.
- iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
Tom is an extraordinary person.
- Tom olağanüstü bir kişidir.
Tom is an outstanding actor.
- Tom olağanüstü bir oyuncudur.
Mr. Suzuki is an outstanding scientist.
- Bay Suzuki olağanüstü bir bilim adamıdır.
Iceland was fantastic.
- İzlanda olağanüstüydü.
Sherlock Holmes had exceptional problem-solving skills.
- Sherlock Holmes'ün olağanüstü problem çözme becerileri vardı.
This is an exceptional rosé wine.
- Bu olağanüstü bir roze şaraptır.
Tom lived in a spectacularly beautiful place.
- Tom olağanüstü manzaralı güzel bir yerde yaşadı.
The view from the mountain top was spectacular.
- Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.
That story is too incredible to be true.
- O hikaye gerçek olmak için çok olağanüstü.
I thought it was incredible.
- Onun olağanüstü olduğunu düşündüm.
Tom did a phenomenal job.
- Tom olağanüstü bir iş yaptı.
He lifted the car with his phenomenal strength.
- O, olağanüstü gücüyle arabayı kaldırdı.
The resemblance is uncanny.
- Benzerlik olağanüstü.
Tom was extraordinarily handsome.
- Tom olağanüstü yakışıklı idi.
Tom got extraordinary grades.
- Tom'un olağanüstü dereceleri var.
You've done remarkable things here, Tom.
- Burada olağanüstü şeyler yaptın, Tom.
It was a remarkable experience.
- Bu olağanüstü bir deneyimdi.
They are the extreme cases.
- Onlar olağanüstü durumlar.
I have to go to a special meeting.
- Olağanüstü bir toplantıya gitmem gerekiyor.