not ever; not at any time; at no time, whether past, present, or future

listen to the pronunciation of not ever; not at any time; at no time, whether past, present, or future
Englisch - Türkisch

Definition von not ever; not at any time; at no time, whether past, present, or future im Englisch Türkisch wörterbuch

never
hiç

O kitabı hiç okumadım. - I never read that book.

Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim. - I've never seen such a wonderful sunset.

never
asla

Mary artık onu asla görmemeye karar verdi. - Mary decided never to see him any more.

O, tatili sırasında bile asla çevrimiçi değil. - She is never online, even during her vacation.

never
hiçbir şekilde
never
hiç bir zaman

Ben hiç bir zaman bir kişiye söz vermedim. - I never promised anybody anything.

Tom hiç bir zaman tek başına Boston'a gitmene izin vermeyecek. - Tom is never going to let you go to Boston by yourself.

never
ZararıBoş
never
(Konuşma Dili) ömrü billah
never
hiçbir zaman

Hiçbir zaman savaşlara inanmadım. - I have never believed in wars.

O hiçbir zaman babasının söylediklerini önemsemez. - He never takes any notice of what his father says.

never
katiyen

Dedem ve büyükannem sütlü kahveyi katiyen sevmezlerdi. - My grandparents never liked coffee with milk.

never
hiçbir suretle
never
balık kavağa çıkınca
never
taş çatlasa
Englisch - Englisch
never
not ever; not at any time; at no time, whether past, present, or future

    Silbentrennung

    not ever; not at a·ny time; at no time, wheth·er past, present, or fu·ture

    Aussprache

Favoriten