Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
- We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
Çocuk çabucak öğreniyor.
- The child is learning quickly.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- He acted quickly and put out the fire.
Onu elimden geldiği kadar çabuk bitireceğim.
- I'll finish it as quickly as I can.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- Care aged him quickly.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.
- At any rate, Ozawa hurriedly took off his raincoat and quickly put it on the naked girl's shoulders.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
- Sound travels very quickly.
Bu oldukça hızlı şekilde olacak.
- It'll happen quite quickly.