maç

listen to the pronunciation of maç
Türkisch - Englisch
match

No one can match him at tennis. - Teniste kimse onunla maç yapamaz.

The only goal of the final match was scored by Andrés Iniesta. - Final maçındaki tek gol Andrés Iniesta tarafından atıldı.

match, game, bout
game

My father often takes me to baseball games. - Babam beni sık sık beyzbol maçlarına götürür.

We watched the soccer game on TV. - TV'de futbol maçı izledik.

event
contest
bout

A fussy referee can ruin a bout. - Titiz bir hakem maçı bozabilir.

Tom's bout went the full distance. - Tom'un boks maçı son raunda kadar sürdü.

home match
maç programı
(Spor) fixture list
maç kaçta başlayacak
When does the match begin
maç spikeri
commentator
maç yapmak
to hold a match
milli maç
Senior national team match
eskrim maç
bout
milli maç
(Spor) national match
deplasmanda oynanan maç
(Spor) away game
berabere biten maç
drawn match
ertelenen maç için seyirciye verilen bilet
rain check
kolay kazanılmış maç
runaway match
sizce maç kaç kaç bitecek
What do you think will be the final score
ışıklandırılmış maç
floodlit match
şikeli maç
set up
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) f. Öp
Bazı spor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma: "Paris'te maça gitmek şöyle dursun, stadyumların yerini bile öğrenmek aklımdan geçmedi."- B. R. Eyuboğlu
Bazı spor dallarında iki takım, iki kişi, iki taraf arasında yapılan karşılaşma
maç maç
Sakız çiğnerken çıkan ses
maç yapmak
İki takım veya iki kişi arasında kazanmak amacıyla karşılaşma yapmak
maç
Favoriten