let alone

listen to the pronunciation of let alone
Englisch - Türkisch
kendi haline bırakmak
bırak

Bırak bir ulusu, o kendi ailesini idare edemez. - He can't run his own family, let alone a nation!

Bırak ders çalışmayı, düşünmek için bile bitik durumdaydım. - I was too exhausted to think, let alone study.

karışma
şöyle dursun

Konuşmak şöyle dursun, Fransızca okuyamıyorum. - I can't read French, let alone speak it.

Koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor. - She can hardly walk, let alone run.

(Kristalografi) 'na ek olarak
şöyle dursun: He can't support himself, let alone two relatives. İki akraba şöyle dursun, kendisini bile geçindiremiyor
(Fiili Deyim ) kendi haline bırakmak , ilişmemek
rahat bırakmak
let alone/be
karışmamak, kendi haline bırakmak
let well enough alone
olanla yetinmek
Honesty, let alone honor, was not in him
Şeref şöyle dursun, onda dürüstlük namına bir şey yoktu
leave/let him alone
/ Onu rahat bırakalım
let me alone
yalnız bana izin
let well alone
hiç karışmamak
let/leave s.o./s.t. alone
olduğu gibi bırakmak, kendi haline bırakmak; dokunmamak, rahat bırakmak
Honesty, let alone
Şeref şöyle dursun, onda dürüstlük namına bir şey yoktu
let him alone
(Konuşma Dili) bırak işine karışma
let him alone
(Konuşma Dili) bırak ne hali varsa görsün
Englisch - Englisch
Türkisch - Englisch

Definition von let alone im Türkisch Englisch wörterbuch

şöyle dursun let alone ..., never
mind about ...: Fransızca şöyle dursun, Türkçeyi bile doğru dürüst konuşamıyor . Never mind about French, he can't even speak Turkish properly
let alone

    Silbentrennung

    let a·lone

    Türkische aussprache

    let ılōn

    Aussprache

    /ˈlet əˈlōn/ /ˈlɛt əˈloʊn/

    Etymologie

    [ 'let ] (transitive verb.) before 12th century. Middle English letten, from Old English lettan to delay, hinder; akin to Old High German lezzen to delay, hurt, Old English l[AE]t late.
Favoriten