kafasına

listen to the pronunciation of kafasına
Türkisch - Englisch
vura vura by force
kafa
head

The girl, who had her head on the boy's shoulder, looked around in surprise. - Kafasını erkeğin omuzuna koymuş olan kız şaşkın şaşkın etrafına bakındı.

They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different. - Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.

kafa
mind

You've got a one-track mind. - Kafan tek taraflı çalışıyor.

I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind. - Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.

kafasına takılmak
prepossess
kafasına geçirmek
head to pass
kafasına dank edecek
it will bear in upon her
kafasına dank etmek
bear in upon smb
kafasına dank etmek
to dawn on sb, to come home to sb
kafasına dank etmek/demek
to dawn on one at last
kafasına dank ettirmek
to bring sth home to sb
kafasına girmek
to understand, to get
kafasına girmek
sink in
kafasına girmek
sink
kafasına girmek
1. to make good sense, seem to be right (to). 2. to comprehend, understand
kafasına göre
after one's own heart
kafasına koymak
to set one's mind (on sth), to be dead set on sth
kafasına koymak
to get hold of (some idea); to take it into one's head (to do something)
kafasına koymak
be determined
kafasına koymak
get it into one's head
kafasına koymak
set one's mind on doing
kafasına koymuş
dead set on
kafasına silahı dayamak
hold a pistol to smb.'s head
kafasına sokmak
infuse
kafasına sokmak
infix
kafasına sokmak
inculcate
kafasına sokmak
imbue
kafasına sokmak
whip
kafasına sokmak
put smb. in mind of
kafasına sokmak
to drum sth into sb, to drum sth into sb's head, to impress, to implant, to inculcate
kafasına sokmak
embed
kafasına sokmak
inseminate
kafasına sığmamak
not to be able to comprehend
kafasına takmak
to keep one's mind (on), to turn one's mind (to)
kafasına takılmak
fester
kafasına takılmak
prey on
kafasına takılmak
to obsess
kafasına takılıp kalmak
to stick in one's mind, not to leave one's mind
kafasına vur, ekmeğini elinden al
(Konuşma Dili) He is so meek you can walk all over him
kafasına vurmak
(for drink) to go to one's head
kafasına vurmak
beat out smb.'s brains
kafa
conk
kafa
onion
kafa
potato
kafa
brains

Tom has been racking his brains for a solution to the problem. - Tom soruna bir çözüm için kafa patlatıyor.

He's racking his brains about how to deal with the matter. - O, sorunu nasıl halledeceği hakkında kafa yoruyor.

kafa
bean
kafa
chump
kafa
intelligence
kafa
cast of mind
kafa
tete
kafa
crumpet
kafa
butt
kafa
noddle
kafa
headpiece
kafa
(Argo) lemon
kafa
to head
kafa
{i} end

We're at our wits' end. - Kafamız allak bullak olmuş durumda.

kafa
head in
ahlâk sorunlarını kafasına göre yorumlayan kimse
casuist
kafa
a large marble, shoooter
kafa
noggin
kafa
coconut
kafa
pate
kafa
sconce
kafa
costard
kafa
noodle
kafa
poll
kafa
head, nut; mind, brain, brains, intelligence, head
kafa
mind, mental attitude
kafa
savvy
kafa
knob
kafa
nob
kafa
nut

Tom is a conspiracy nut. - Tom kafayı komplo teorileriyle bozmuş biri.

kafa
loaf
kafa
sconee
kafa
skull

Tom has a tattoo of a skull on his chest. - Tom'un göğsünde bir kafatası dövmesi var.

Tom's skull has been fractured. - Tom'un kafatası kırıldı.

zorla kafasına sokmak
dragoon smth. into smb
şapkayı kafasına geçirmek
clap a hat on one's head
Türkisch - Türkisch

Definition von kafasına im Türkisch Türkisch wörterbuch

kafasına dank etmek
(deyim) Çoktandır anlayamadığı bir meseleyi bir olay sebebiyle birden bire kavramak, doğruyu yakalamak
KAFA
(Osmanlı Dönemi) Akıl, zekâ, anlayı
KAFA
(Osmanlı Dönemi) Ense, arka
KAFA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Akfâ) Baş. Kafa
Kafa
(Osmanlı Dönemi) ZİHNİYYET
kafa
Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak gibi organların bulunduğu vücudun en ön bölümü
kafa
İnsan başı, ser
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin: "Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş."- Y. K. Beyatlı
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet: "Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı."- Y. Z. Ortaç
Kafa
(Osmanlı Dönemi) KAFN
kafa
Mekanik bir bütünün parçası
kafa
Cevizin büyük boyu
kafa
Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu
kafa
Bellek
kafa
Baş (özellikle insan başı), ser
kafa
Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet
kafa
Demet haline getirilmiş tütün yapraklarının baş kısmı
kafa
Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin
kafa
Fıçı ve bidonların boşaltılmasında kullanılan bir çeşit sapan