istem

listen to the pronunciation of istem
Türkisch - Englisch
volition
request

I must request you to obey my orders. - Emirlerime uymanı istemeliyim.

As you requested, I have attached a recent passport-sized photograph. - İstemiş olduğunuz gibi, yeni çekilmiş bir vesikalık fotoğrafımı ekledim.

(Ticaret) run

I don't want to run into Tom. - Tom'a rastlamak istemiyorum.

I don't want to run such a risk. - Böyle bir riske girmek istemiyorum.

(Bilgisayar) prompt
claim

I do not want to reject this claim. - Ben bu iddiayı reddetmek istemiyorum.

option

Are you sure you don't want to consider another option? - Başka bir seçenek düşünmek istemediğinden emin misin?

call

Tom called Mary to ask her whether she wanted him to buy some bread on his way home from work. - Tom Mary'yi işten eve giderken onun biraz ekmek almasını isteyip istemediğini sormak için aradı.

If I were abroad and I ran out of money, I would call my parents to ask for more. - Yurt dışında olsam ve param bitse, ben daha fazla istemek için ailemi ararım.

will, volition
demand, request; will, volition
formal request, demand
demand

The reporters demanded to know why the mayor wouldn't talk to them. - Muhabirler, belediye başkanının neden onlarla konuşmak istemediğini bilmek istediler.

I didn't demand anything. - Hiçbir şey istemedim.

solicitation
(Ekonomi)demand
will

It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone. - Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.

Jack made me go there against my will. - Jack, istemediğim halde beni oraya gönderdi.

istem dışı
involuntary

Any emotion, if it is sincere, is involuntary. - Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.

istem çoğullama
(Bilgisayar) demand multiplexing
istem dışı
(adjective) Unintentional
istem dışı
(adverb) Unintentionally
istem belgesi
law indictment
istem belirten
volitive
istem bildirimi
law declaration of intention
istem dışı olarak
vegetatively
istem dışı çalışan
vegetative
istem yitimi
abulia, aboulia
sunu ve istem kuralı
(Ticaret) law of supply and demand
sunu ve istem
supply and demand arz ve talep
sunu ve istem
supply and demand
usuli istem
(Kanun) procedural action
özgür istem/istenç
free will
Türkisch - Türkisch
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu
İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
Bir kimseden bir şeyi yapmasını veya yapmamasını isteme, talep, arzu: "Senin yanındayım, sana geliyorum / Senin isteminle cana geliyorum."- F. Halıcı. İrade veya isteğin eylem durumunda belirmesi
İSTEM
(Osmanlı Dönemi) Zulüm ve sitem
istem
Favoriten