I wanted to improve my Japanese pronunciation.
- Japonca telaffuzumu ilerletmek istiyorum.
I want to improve my English.
- Ben İngilizcemi ilerletmek istiyorum.
We need to move forward.
- İlerlememiz gerekiyor.
Could you move forward so we can close the door?
- Kapıyı kapatabilmemiz için biraz ilerler misiniz?
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
Tom was unsure how to proceed.
- Tom nasıl ilerleyeceğinden emin değildi.
The ship proceeded to her destination.
- Gemi hedefine doğru ilerledi.
Do you want to get ahead in English?
- İngilizcede ilerlemek istiyor musun?
Go ahead and ask Tom.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
I suppose it makes sense to go ahead and pay the bill right now.
- İlerlemek ve faturayı hemen ödemek sanırım mantıklı olur.
Stop the enemy's advancement.
- Düşmanın ilerlemesini durdur.
Time passed rapidly and the work didn't advance at all.
- Zaman hızla geçti ve iş hiç ilerlemedi.
The army slowly advanced across the river.
- Ordu nehir boyunca yavaşça ilerledi.
The army advanced on the enemy.
- Ordu düşmanın üzerine ilerledi.
Have you made progress in your studies?
- Çalışmalarında ilerleme kaydettin mi?
He made good progress in handling this machine.
- O, bu makineyi kullanmada iyi ilerleme kaydetti.
She wants to go to Beijing to further her career.
- O, kariyerini ilerletmek için Pekin'e gitmek istiyor.