hayran hayran

listen to the pronunciation of hayran hayran
Türkisch - Englisch

Definition von hayran hayran im Türkisch Englisch wörterbuch

hayran bırakmak
impress

I really want to impress him. - Ben gerçekten onu hayran bırakmak istiyorum.

I really want to impress them. - Ben gerçekten onları hayran bırakmak istiyorum.

hayran
admirer

Tom didn't know that he had a secret admirer. - Tom gizli bir hayranı olduğunu bilmiyordu.

I know who your secret admirer is. - Senin gizli hayranının kim olduğunu biliyorum.

hayran
fan

I'm a big fan of Getter Jaani. - Getter Jaani'nin büyük bir hayranıyım.

The stadium was flooded with baseball fans. - Stadyum beyzbol hayranlarının akınına uğradı.

hayran olmak
admire

I couldn't help but admire Tom's perseverance. - Tom'un sabrına hayran olmaktan kendimi alamadım.

hayran hayran bakmak
admire
hayran eden
fascinating
hayran bırakmak
to strike with admiration, to charm, to impress
hayran eden
amazing
hayran kalmak
enthuse
hayran
admiring

I couldn't help admiring him. - Ona hayran olmak elimde değildi.

We cannot help admiring his talent. - Bizim onun yeteneğine hayran olmamamız elimizde değil.

hayran
booster
hayran
wonder-struck
hayran
enamoured
hayran
potty about
hayran bir biçimde
ecstatically
hayran bırakmak
strike with admiration
hayran kalmak
be struck with admiration
hayran kalmak
to be filled with admiration
hayran kalmak
hold-in-high-regard
hayran kalmak
filled with admiration
hayran kalmak
be filled with admiration
hayran kalmak
hold in esteem
hayran kalmak
be impressed
hayran kalmak
hold in high esteem
hayran olmak
hold in high esteem
hayran olmak
hold in esteem
hayran olmak
hold-in-high-regard
hayran olunan
admired
hayran etmek
wow
hayran olma
become a fan
ateşli hayran
an ardent admirer
hayran
idolater
hayran
follower
hayran
enthusiast

Thanks to Facebook, stalking is no longer the bastion of a few devoted enthusiasts, but a highly automated task convenient enough even for the busy housewife. - Facebook sayesinde, sinsice izlemek artık birkaç özverili hayranın kalesi değildir ama yoğun ev kadını için bile oldukça uygun bir yüksek otomasyonlu görevdir.

Tom is a yoga enthusiast. - Tom bir yoga hayranı.

hayran
filled with admiration
hayran
admirer, fan, lover, devotee; filled with admiration, potty about sb/sth
hayran
admirer; fan
hayran
lover
hayran
devotee
hayran
hanger on
hayran bırakan
enthralling
hayran bırakan bir şekilde
admirably
hayran bırakmak
fascinate
hayran bırakmak
ecstasize
hayran bırakmak
amaze
hayran bırakmak
entrance
hayran bırakmak
enthuse
hayran bırakmak
charm
hayran eden
admirable
hayran eden
entrancing
hayran etmek
ensorcel
hayran kalmak
to be filled with admiration, to be fascinated
hayran kalmak
be amazed
hayran kalmak
be fascinated
hayran kalmak
admire
hayran kalmış
awestricken
hayran kalmış
awestruck
hayran kitlesi
following
hayran mektupları
fan club
hayran olarak
admiringly
hayran olmak
think the world of
hayran olmak
to admire
hayran olmak
hero worship
hayran olmak
rave
hayran olmak
rave about
hayran olmak/kalmak
1. to be filled with admiration (for). 2. to wonder at, marvel at
hayran olmuş
ensorcelled
hayran olmuş
ensorceled
Türkisch - Türkisch
Hayran olarak, kendinden geçerek
HAYRAN
(Osmanlı Dönemi) Takdirkârlığından dolayı şaşa kalmış. Çok takdir etmiş. Çok beğenmi
hayran
Birini beğenen, hayranlık duyan kimse
hayran
Çok beğenen, hayranlık duyan
hayran
Çok beğenen, hayranlık duyan (kimse): "El işi olmasına rağmen el değmeden yapılmış hissini veren bu nadide sanat eserine hayrandı."- C. Uçuk
hayran hayran
Favoriten