getting a denture at the time the patient gets teeth extracted

listen to the pronunciation of getting a denture at the time the patient gets teeth extracted
Englisch - Türkisch

Definition von getting a denture at the time the patient gets teeth extracted im Englisch Türkisch wörterbuch

immediate
acil

Acil önlemler gereklidir. - Immediate measures are needed.

Sadece bir acil operasyon hastanın hayatını kurtarabilir. - Only an immediate operation can save the patient's life.

immediate
{s} hemen

Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık. - We ate a hasty meal and left immediately.

Arama ve kurtarma operasyonları hemen başladı. - Search and rescue operations began immediately.

immediate
derhal olan
immediate
en yakın

Tom Mary'nin en yakın amiridir. - Tom is Mary's immediate supervisor.

Bu adam benim en yakın amirimdir. - This man is my immediate superior.

immediate
şimdiki

Şimdiki patronumu memnun etmek zordur. - My immediate boss is tough to please.

immediate
hazır

Ayrıntılar hemen hazır değildi. - Details weren't immediately available.

Eve vardıktan sonra derhal bir yemek hazırlamaya girişti. - Upon arriving home, he immediately set about preparing a meal.

immediate
çabuk
immediate
acele

Acele bir yemek yedik ve hemen ayrıldık. - We ate a hasty meal and left immediately.

immediate
doğrudan dogruya
immediate
{s} dolaysız
immediate
{s} doğrudan
immediate
{s} en yakın olan
immediate
yakın/acil
immediate
(sıfat) yakın, hemen, derhal, acil, şu an ki, doğrudan, dolaysız, en yakın olan
immediate
{s} yakın

Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir. - The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.

Sadece yakın aile bireyleri Tom ve Mary'nin düğününe katıldı. - Only immediate family members attended Tom and Mary's wedding.

immediate
(Askeri) BİR ÜST (KOMUTANLIK, MAKAM İÇİN)
immediate
{s} derhal

Diğer sigarayı yaktı fakat onu derhal söndürdü. - He lit another cigarette, but immediately put it out.

Derhal bir ambulans geldi. - An ambulance arrived immediately.

immediate
immediacy : yakınlık
Englisch - Englisch
immediate
getting a denture at the time the patient gets teeth extracted

    Silbentrennung

    get·ting a den·ture at the time the pa·tient gets teeth extracted

    Türkische aussprache

    getîng ı dençır ät dhi taym dhi peyşınt gets tith îksträktıd

    Aussprache

    /ˈgetəɴɢ ə ˈdenʧər ˈat ᴛʜē ˈtīm ᴛʜē ˈpāsʜənt ˈgets ˈtēᴛʜ əkˈstraktəd/ /ˈɡɛtɪŋ ə ˈdɛnʧɜr ˈæt ðiː ˈtaɪm ðiː ˈpeɪʃənt ˈɡɛts ˈtiːθ ɪkˈstræktəd/
Favoriten