Onlar sözde bir anlaşmaya vardılar.
- They supposedly have reached a deal.
Tom sözde yatak odasını temizliyor.
- Tom is supposedly cleaning his bedroom.
Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.
- This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice.
The movie is supposed to be good.