Başarısızlıklarını çoğunlukla kötü şansa bağlıyor.
- He often attributes his failures to bad luck.
Sami'nin iş başarısızlıkları vardı.
- Sami had business failures.
Kamyonun bir debriyaj arızası vardı.
- The truck had a clutch failure.
Biz onların dükkanının bir başarısızlık olduğunu düşündük, fakat şimdi, zor günleri atlattılar ve hatta büyüdüler.
- We thought their shop was a failure, but now they've gotten out from under and even expanded.
Onun projesi başarısızlıkla sona erdi.
- His project ended in failure.
Hatamdan dolayı annem hayal kırıklığına uğradı.
- My mother was disappointed by my failure.
Tek bir hata, ve sen bir fiyaskosun.
- A single mistake, and you are a failure.
Tom bir baba olarak tam bir fiyasko.
- Tom is a complete failure as a father.
Hata için sen suçlanacaksın.
- You are to blame for the failure.
Hata için kim suçlanacak?
- Who is to blame for the failure?
Batmanın eşiğindeyiz.
- We're on the border of failure.
We do not tolerate failure.
- We don't tolerate failure.
We don't tolerate failure.
- We do not tolerate failure.
... make sure that they weren't labeled as failures. ...
... learn from disaster, but we also learn from failures. ...