Daha yakına gelme, bana aptallığını bulaştırırsın.
- Komm nicht näher, du steckst mich mit deiner Dummheit an.
Bu, söylediğim en aptalca şey.
- Das ist das Dümmste, was ich je gesagt habe.
Onun çok yoğun bir sakalı var.
- He has a very dense beard.
Sis o kadar yoğundu ki bir inç önümü bile göremiyordum.
- The mist was so dense that I could not see even an inch ahead.