Who's ready for their din-dins then? Who are Mummy's darling boys?.
He got religion on his deathbed.
- O, ölüm döşeğinde dinine kavuştu.
He has a good knowledge of Japanese religion.
- O Japon diniyle ilgili iyi bir bilgiye sahiptir.
Science is not a religion.
- Bilim bir din değildir.
I don't have a religion and I don't follow any god.
- Benim bir dinim yok ve ben herhangi bir tanrıyı takip etmiyorum.
Dynamite was invented by Alfred Nobel in 1857.
- Dinamit 1857 yılında Alfred Nobel tarafından icat edilmiştir.
Tom has a dynamic personality.
- Tom dinamik bir kişiliğe sahiptir.
Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
- Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.
He stared at the faithful miniature of the dinosaur.
- O, dinozorun sadık minyatürüne baktı.
The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
- Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
That religious cult has got some pretty off the wall ideas.
- O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
Bush respects all religions.
- Bush bütün dinlere saygı duyuyor.
Certain religions are against organ donation.
- Bazı dinler organ bağışına karşıdır.