defect, flaw; deficiency, inadequacy, inferiority

listen to the pronunciation of defect, flaw; deficiency, inadequacy, inferiority
Englisch - Türkisch

Definition von defect, flaw; deficiency, inadequacy, inferiority im Englisch Türkisch wörterbuch

shortcoming
noksan
shortcoming
eksiklik

Tom eksikliklerinin farkında. - Tom is aware of his shortcomings.

Eksikliklerimizin farkında olmalıyız. - We should be conscious of our shortcomings.

shortcoming
kusur
shortcoming
eksik

Tom'un eksikliklerinin oldukça farkındayım. - I'm well aware of Tom's shortcomings.

Tom kendi eksikliklerinden bile bahsetmeye korkmuyordu. - Tom was never afraid even to talk about his own shortcomings.

shortcoming
Noksan, eksiklik, kusur, ihmal
shortcoming
(Askeri) KUSUR, NOKSAN, YETERSİZLİK: Teçhizatın miadı içinde meydana gelen bir tutukluk, arıza. Bu arızanın gerekli kişilere bildirilmesi lazımdır ve yeterlik derecesini arttırmak ve teçhizatı tamamen hizmete elverişli duruma iade etmek için düzeltilmesi icap eder. Böyle bir kusur; malzemede hemen bir duraklama meydana getirecek, çalışma emniyetini tehlikeye sokacak, malzeme ya da nihai maddenin yararlık derecesini, maddi bakımdan düşürecek mahiyette değildir. Arıza; teçhizatın denenmesi safhalarında meydana geldiği ve maddeyi lüzumsuz şekilde muğlak bir hale getirmeden ya da maliyet, ağırlık artması gibi, arzu edilmeyen bir özelliğe yol açmadan giderilmesi mümkün olduğu takdirde, bu safhalar içinde düzeltilmelidir
shortcoming
(isim) noksan, eksiklik, kusur, ihmal
shortcoming
(Askeri) Kusur, noksan, yetersizlik
Englisch - Englisch
{i} shortcoming
defect, flaw; deficiency, inadequacy, inferiority
Favoriten