Eleştirmenler oyunun çok azını düşündüler.
- Critics thought little of the play.
Müzik konusunda o, en ünlü eleştirmenlerden biridir.
- With regards to music, he is one of the most famous critics.
Eleştiriler krizi çözmez.
- Critics do not solve the crisis.
Bu makalenin yazarı, ünlü bir eleştirmendir.
- The author of this article is a famous critic.
O bir eleştirmen olarak gittikçe daha çok ünlü oldu.
- He became more and more famous as a critic.
O, kritik durumdaydı.
- He was in critical condition.
Bu kadar kritik olmayın.
- Do not be so critical.
Tom'un bir sürü muhalifleri vardı.
- Tom had many critics.
Bu yazar ABD'nin bir süper güç olarak rolünün önde gelen bir muhalifidir.
- This author is a prominent critic of the role of the United States as a superpower.
Bu kadar eleştirici olmayın.
- Don't be so critical.
... or critics to dictate my beauty. ...